Demokrasi nöbetçileri meydanlara sığmıyor

Abone Ol

Türkiye olarak,15 Temmuz’dan bu güne bir haftayı geçirdik, gecenin geç saatlerine,  hatta sabaha kadar tutulan nöbetlerde, millet görevine devam etti.  Kahramanmaraş'ta, ise bu nöbetler devam ederken 20 Temmuz da hainlerin darbesine tepki amacıyla, kanaat önderleri, belediye başkanları, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla, "Demokrasi Yürüyüşü" düzenlendi.

Fetö’nün bu darbe girişiminin vahametini haberlerde kare, kare izledik. İzledikçe ülkenin, nasıl bir uçurumdan döndüğüne hep birlikte şahit olduk.

Bu darbe girişimi, vatan evladı herkesi acılara boğdu, maddi ve manevi zararlara sebep oldu.

Nefsimize çok ağır ve acı gelen, şer gibi gözüken bazı olayların sonu hayırlı olabiliyor.

Bu bulutlu, kasvetli atmosferden sıyrılmanın yollarını millet olarak, sağduyumuzla vatan ve ümmet şuuru ile aşacağız. Milletçe bir imtihan yaşadık, artık hepimizin demokrasi ve vatana yönelik en büyük tehlikenin, içimizdeki hainler olduğu belli oldu. Hükümetin, büyük devlet anlayışıyla bu yapıyı temizleme kararı yüreklere su serpti.

Ülkemizin geleceğini ve demokrasisini yeniden inşa etmek şart oldu.

Bundan dolayı olağan üstü hal durumunun devletin dinamizmini yeniden düzenlemesi, devletin bekası açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Her şerrin sonunda bir hayır var dedik.

Bu durumları fark etmeseydik, OHAL ile tedbir ve köklü bir çözümü belki de yakalamayacaktık. Devletin kademelerine yerleşmiş ve maaş alan çürük yumurtaların temizlenmesi bu milletin vicdanını da rahatlatacaktır.

Çünkü bu ülkenin geleceği bundan sonraki atılacak adımların sağlamlığına bağlıdır.

Tarihte dünkü düşmanlar bugünde aynı zihniyetle Türkiye ye saldırıyorlar. Haçlı ve Moğol zihniyeti değişmedi. Türkiye’nin yeniden kendine gelmesi ve İslam Dünyasını bir araya getirmek istemesinin sebebi budur.

Dünya lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, milleti ile İslam Dünyasının mazlumlarına umutolmuştur.

Türkiye’nin asil bir tarihe ve medeniyete sahip olduğunu artık tüm dünya kabul etmek zorundadır. İşte bu gerçeklerin ve dinamiklerin yeniden yapılanmasının batılıları ürküttüğünü düşünüyorum. Türkiye’nin bu milletle, bu ruhla, yeniden bir tarih yazacağı duygusunu ve gerçeğini batılılar çok iyi biliyor.

Önemli olan devlet olabilmektir. Devlet olabilmek o kadar kolay değildir. Temelinde ve gövdesinde devletçiliğe yakışan unsurların bulunması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bu vasıflara sahip bir ülkedir. Bu inanç ve beraberlik ruhuyla Türkiye’ yi düşüremeyeceklerdir.

Sesimizi iyi duyun vatan hainleri, tankların önüne atlayan milletimdeki yürek ve inanç bizde olduğu sürece bu ülke düşmeyecektir. Toplumun kültürel değerlerini yok etmeye çalışan zihniyetlerin kökünü kazıyarak, geçmişimizden gelen kültürümüzle buluşmanın tam vaktidir. Dünya mazlumları, medeniyet beşiği ülkenin -Türkiye’nin- merhamet ve şefkatli kollarına sığınacaktır.

M.Akif Ersoy ne güzel yazmış dörtlüğünde vatanın kutsiyetini

Kim bu  vatanın uğruna olmaz ki feda

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şühedâ

Canı
 cananı bütün varımı alsın da Hüdâ

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.”