Yıl 2019...
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından aday gösterildi...
Kahramanmaraş halkı şaşkın...
Sokakta, pazarda, çarşıda, kahvede;
"Bu da kim yahu?"
"Tanıyanınız var mı?"
"Soğuk birine benziyor?"
"Bu şehrin çocukları dururken, Ankara'dan birini aday göstermek olacak iş mi?"
"Erdoğan bunu yapmamalıydı..."
"Durun yahu aslen Göksunluymuş..."
"Belediyeler Birliği Genel Sekreteriymiş..."
"Belediyeciliğin kitabını yazmış..."
"Erdoğan aday gösterdiyse vardır bir bildiği..."
"Biz o'na oy veriyoruz, adayın kim olduğuna bakmıyoruz ki..."
"Ahh ahh, zaten bu Erdoğan sevgisi olmasa, biz biliyoruz ya, neyse..."
Velhasıl Milletin ağzı torba değil ki büzesin!
Konuşan konuşana...
★
Hiç unutmuyorum o dönem, Milletvekili olan ve kardeşim gibi sevdiğim Ahmet Özdemir aramış ve demişti ki:
"Abi, Kamuoyunda Hayrettin Bey'e karşı bir cephe oluşmakta, o'na sahip çıkalım..."
★
Ertesi gün, destek maiyetinde bir yazı yazmıştım...
"Hayrettin Güngör Maraş'ın çocuğu" demiştim...
Devamında;
"Muallim Hayrullah İlkokulunda okumuş, bu şehrin sokaklarının tozunu yutmuş, top oynamış, düşmüş dizlerini kanatmış, büyümüş, Ankaralarda makam, mevki sahibi olmuş bir evladımız. Bırakalım dedikodu yapmayı hep birlikte destek olalım. Bu şehrin kaderi belki bu sefer değişebilir."
Mübala olmasın yazımdan sonra dedikodular bıçak gibi kesilmiş, Hayrettin Güngör benimsenmiş, "Maraş'ın evladıymış" denmeye başlanmıştı...
*
Seçilmeden önce, 10 maddelik vaat açıklamıştı...
İlk vaadi; "Üç ay içinde Tekke'ye kazmayı vuracak, şehrin çehresini değiştirecekti..."
★
Seçilip koltuğa oturunca, vaatler rafa kalktı...
★
Kurduğu kadrolar bir ay dolmadan istifa edip şehirden kaçıyordu...
★
Üç ay geçti. Altı ay geçti...
Tekke unutulmuştu...
*
Ve ben eleştirisel yazılara, o zaman başlamıştım...
Bazı küçük beyinliler, eleştirilerime kulp takıyordu...
"Büyükşehirden menfaatlenemiyor, ondan yazıyor" yorumlarında bulunuyordu...
Oysa ben, şehrimin büyümesini, daha yaşanabilir bir şehir olmasını, koltuğunda rahat oturmamasını istiyor eleştirilerimi en ağır bir şekilde sıralıyordum...
"Siyasetçi verdiği sözleri tutmalı, halkı kandırmamalı" diyordum...
★
Tekke ile başlayan vaatler bir bir fos çıkmaya başladı...
Belediye içerisinde hoşnutsuzluk, hiç kimsenin makam katına çıkmasına izin verilmemesi, büyüklük taslanması, halktan kopulması, muhtarlarla zıtlaşılıp tavır alınması, kibirlilik had safhaya çıkmıştı...
"Dediğim dedik çaldığım düdük" deyim misali, bir sefer halkla, basınla, STK'larla bağ kopmuştu...
Önsen Köprüsü ve Tevfik Kadıoğlu alt üst köprülü kavşaktaki süreç, bunun en belirgin örneğiydi...
Her iki projeyi gündemde tutup, bitmesinde benim payım azımsanmayacak derecede olduğunu belirtsem, abartmış olmam...
Tek üzüntüm özel idare binasının yıkılmasını engelleyememek oldu...
Etme eyleme dedim. 50 milyon TL veriyorlar. Al o parayı karşıdaki Milcan, Enurya ve Vergi Dairesi binalarını kamulaştır. Hem deprem için önlem almış, hem eski binalardan bu şehri kurtarmış, hem de Kent Meydanı yapacağım diye tutturuyorsun yine Kent Meydanı yapmış olursun dedim...
Dinletemedim...
Çünkü her şeyi kendisinin bildiğini düşünüyor güç zehirlenmesi yaşıyordu...
★
Ve 6 Şubat 2023 tarihinde Asrın Felaketi depremler oldu...
Günlerce, aylarca, deprem olacak önlem al dediğimiz Başkan Güngör, 3 gün sokağa çıkamadı...
Çıktığında ise halkın tepkisiyle karşılaştı...
Tekrar gözden kayboldu...
Binlerce bina yıkılmış binlerce insanımız ölmüştü...
Halk perişan bir vaziyette enkazlardan yakınlarını kurtarma derdiyle hemhal oldu...
Aradan günler geçti...
AFAD 2020 Raporu ortaya çıktı...
Halk bir kez daha Hayrettin Güngör'e beddualar etti...
Çünkü raporun 43'üncü sayfasında yıkılacak bölgeler bire bir yazıyordu. Bu raporu sümen altı ederek; Önlem almadığı, halkı uyarmadığı aşikar oldu...
Bu vebali ömrünün sonuna kadar taşıyacak ve bu halk kendisini hiç affetmeyecektir...
★
Velhasıl zaman su gibi aktı geçti...
5 yıl bitiyor.
Görev süresi 31 Mart 2024 tarihinde dolacak...
Karne notunu verecek olursam;
Halk arasında hiç sevilmedi. Benimsenmedi. Bunda suç, kendisinin burnundan kıl aldırmaz tavrıydı...
Her şeyi ben bilirim böbürlenmesiyle hata üstüne hata yaptı...
İlçe Belediye Başkanları ile uyumlu olamadı...
Onları sanki kendi emrinde çalışan alt memurları olarak gördü...
En büyük handikabı benimle savaşmak oldu...
Beni yeneceğini, dize getireceğini düşündü...
Hiç bir günahı ve suçu olmayan, sırf kendisini eleştirdiğim için kızımı, Elbistan'a sürdü...
Bir nevi bel altı vurmaya kalktı... (Mehmet Eken Abime şükretsin, bel altı nasıl vurulur gösterirdim)
Hoş bir seda bırakamadı...
Benim notum: Sıfıra sıfır elde var sıfır...
★
Son sözüm şu:
O'nu bu şehirden teneke çalarak uğurlayacaktım. Ancak depremde kaybettiğim sevgili eşimin vefatı dolayısıyla beni arayıp başsağlığı dilemesinden ve acımı paylaştığını söylemesinden dolayı bu sözümden cayıyorum...
Git Hayrettin Güngör git. İster Fizan’a ister... ?
Bir daha bu şehre uğrama...