KAHRAMANMARAŞ

Kahramanmaraş, Malatya, Hatay ve Adıyaman'da rezerv alan belirsizliği! Hak sahipleri yanıt bekliyor…

Türkiye Belediyeler Birliği'nin Deprem Raporu'na göre, 6 Şubat depremlerinden etkilenen Kahramanmaraş ve 3 ilde, vatandaşların en fazla merak ettiği konular arasında rezerv alanlarda 'Mülkiyet hakkı korunacak mı?' sorusunun öne çıktığı ifade edildi.

Abone Ol

TBB(Türkiye Belediyeler Birliği) adına Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan başkanlığında oluşturulan Deprem Bölgesi Araştırma Komisyonu, depremzede şehirlerdeki mevcut ihtiyaçları değerlendirmek ve belediyelere destek sağlamak amacıyla 5 Ağustos'ta saha ziyaretlerine başladı.

Kahramanmaraş, Malatya, Hatay ve Adıyaman saha ziyaretleri yapan çalışma grubu, yeniden inşa ile iyileşme süreçleri yerinde inceledi.

İncelemeler sonucu oluşturulan raporda, rezerv alanlarda mülkiyet hakkının korunup korunmayacağı sorularının hak sahipleri üzerinde kesin bir yanıt bulmadığı kaydedildi. Raporda konuyla ilgili sorunlar şu şekilde ifade edildi:

“Deprem bölgesinde kentsel alanda yeniden yapılaşmanın önünü açan en önemli etkenlerden biri de rezerv alanlarının belirlenmesi hususudur. Saha ziyareti kapsamında ziyaret edilen 4 şehirde de rezerv alanlarının belirlenmesine ilişkin sürecin şeffaf yürütülmediğine dair şüphecilik ve güvensizlik duygusunun hakim olduğu gözlemlenmiştir. Rezerv alanlarında “Mülkiyet hakkı korunacak mı?” sorusunun halk üzerinde kesin bir yanıt bulamadığı konusu toplantılarda sık sık dile getirilmiştir.”

Rezerv Alanlarda Kriter Net Değil

Rezerv alanların belirlenmesine ilişkin kesin kriterlerin bulunmaması, az ve orta hasarlı yapı sahibi olan hak sahipleri için güçlendirme ve tadilat çalışmalarının yapılmasını engellediği belirtilen raporda şunlar kaydedildi:

“Ruhsat alma süreçlerinin zorluğu ve rezerv alanı belirlenmesindeki şeffaf olmayan süreç, yerel halkı konteyner kentlerde yaşamaya mahkûm bırakmakta ya da kırsal alanda kaçak bir şekilde yapılaşmaya itmektedir. Bu durumun ileride başka bir afetle karşı karşıya kalındığında başkaca felaketleri doğuracağı düşünülmektedir.

Rezerv alanların belirlenmesinde mevcut yollar ve altyapının göz ardı edildiği ve bu rezerv alan yerlerinin ve sınırlarının sürekli olarak değiştiği ifade edilmiştir.”