Yıllar önceydi...
Ben diyeyim 2019, siz deyin 2020 yılı...
Bu şehirde konuşulan tek konunun, "Gerçekleşecek bir deprem sonrası, ölecek olanlar için, binlerce ceset torbasının hazır hale getirildiğiydi..."
Hemen herkes; Kahvede, sokakta, işyerlerinde ve hatta evlerde bile bunu konuşuyordu...
★
Deniliyordu ki;
"Duydunuz mu?"
"AFAD, 20 bin ceset torbası hazırlatmış, depolar bunlarla dolmuş, deprem sonrası için hazırlık yapılmış..."
Bir Allah'ın kulu yetkili de ortaya çıkıp, bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmıyor, yapamıyordu...
Oysa Kanal Maraş ekranlarında hemen hemen her programda "Bu şehrin önceliğinin deprem olduğunu, kentsel dönüşümün bir an önce hayata geçirilmesini, aksi takdirde büyük bir felaketin bizi beklediğini, binlerce binanın yıkılacağını ve binlerce insanımızı kaybedeceğimizi" dile getiriyordum...
★
Ancak başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere hiçbir yetkiliden ses çıkmıyordu...
Duymazdan geliniyor, kulak arkası ediliyordu...
Onlar için, ölecek insanlara 20 bin ceset torbası hazır edilmesi yeterliydi...
Gerisi lafgüzardı...
Ve korktuğumuz, 6 Şubat 2023 tarihinde başımıza geldi...
Önce sabah saat 4.17'de 7,7 şiddetinde, 10 dakika sonra 6.8 ve öğle üzeri 7.6 şiddetinde asrın felaketi olduğu söylenen depremler meydana geldi...
Bir an önce "deprem için önlem alın" diye feryat edişimiz kulak arkası edildiği için, 30-35 hatta 40 yıllık ve birçok yeni binalar olmak üzere binlercesi yıkılmış, binlerce canlarımız enkaz altında kalmıştı...
★
Başta sevgili eşim, dünürlerim, kuzenlerim ve nice insanlarımızı kaybettik... (Mekanları cennet olsun)
Ceset torbaları o zaman ortaya çıkmıştı...
Simsiyahtı...
Herkes cenazesini enkazdan çıkarıp bu ceset torbaları ile taşıyıp, bir an önce defnetmenin telaşı ve acısı içerisindeydi...
3 gün boyunca hiçbir yetkili ortada yoktu...
Herkes yakınları vasıtası ile kurtarılıyor veya cenazesini çıkarıyordu...
Sadece Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek belediyenin kapılarını vatandaşlarına açmış, yaşamsal tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çırpınıyordu...
Aradan bir hafta geçtikten sonra şehirde bir nevi cadı avı gibi yıkılan binaların ruhsatında hangi isimler varsa önce gözaltına alınmaya, akabinde tutuklanmaya başlandı...
Kimse çıkıp; "Ne oluyor kardeşim, tek sorumlu ruhsatta ismi geçenler mi?"
"Kentsel dönüşüm yapmayanlar, imar planında fazla yoğunluk ve zemin sıvılaşması olan yerlere imar izni verenler, 2020 yılı AFAD raporunu okuyup önlem almayanlar, halkı uyarmayanlar, hiç mi sorumlu değiller?" diyemedi...
Hatta "1975 yılı deprem şartnamesine göre proje çizenler, bu projeye göre ruhsatını alanlar ve binasını yaptıranlar, yapı kullanma izni alıp inşaatla ilişiğini kesenler, nasıl sorumlu oluyor?" denilemedi...
★
Dolayısıyla oluşan depremin büyüklüğü, süresi ve yıkım gücü göz ardı edilerek, vur abalıya misali ruhsatta ismi geçenler günah keçisi ilan edilip bir bir tutuklandı...
Çekirdek ailesini kaybedenlerin bile gözyaşına bakılmadı...
Bu husus gözden kaçırılmamalı:
Yıkılan binaların %98'i, 2000 yılından önce yapılan yapılardı. Yani 1975 yılı deprem şartnamesine göre projeleri çizilmiş ve ruhsatı alınmıştır...
Oysa oluşan depremin gücü, bırakın 1975 yılı deprem şartnamesini, 2018 yılı deprem şartnamesinden bile 4-5 kat daha büyük olduğu üniversitelerin raporları ile ortaya çıktı.
Ve sizlere şimdi, bu raporlar doğrultusunda, yıkımın ve can kaybının başlıca nedenlerini yazmaya çalışacağım...
★
1- DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ
Muhtelif üniversiteler tarafından deprem bölgesinde yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır...
A- Manisa Celal Bayar Üniversitesi ön değerlendirme raporu 1'inci ve 2'inci paragrafında, Prof. Dr. Ali Demir şu tespiti yapmaktadır:
"Türkiye Deprem Tehlike Haritasından Kahramanmaraş bölgesindeki bir konut için alınan yer ivmesinden yaklaşık 4-5 kat daha büyüktür. Bu da demek oluyor ki, Kahramanmaraş depremleri her türlü yapıya zarar verebilecek kadar büyük bir enerji üretmiştir..." görüşüne yer vermiştir.. EK-1
B- 9 Eylül Üniversitesi, 03.03.2023 tarihli deprem raporunu 13'üncü sayfası şekil 2.5'te görüldüğü gibi;
"Gerçekleşen depremde aynı anda 3 fay kırılması meydana gelmiştir. İlk 38 sn den sonra 2'nci yırtılma, 68 sn den sonra 3'ncü yırtılma gerçekleşmiştir..." EK-2
C- ODTÜ 20 Şubat ön değerlendirme raporu sayfa 27 şekil 3.2 deki 4615 nolu Pazarcık istasyonuna ait verilerde görüldüğü üzere: "475 yıllık tekrarlanma periyoduna karşılık gelen tasarım spektrumunun çok çok üzerinde olduğu açıkça görülmektedir..." EK-3
Yine aynı raporun 45'nci sayfa 2'nci paragrafında;
"Binaların, yönetmelikçe belirtilen seviyelerden daha büyük deprem etkilerine maruz kaldığına işaret etmektedir..." denilmektedir... EK-4
D- İTÜ Mart 2023 tarihli nihai raporun 64'ncü sayfasında;
"Kahramanmaraş depreminin en büyük yatay ve düşey yer ivme değerlerinin, 1999 Kocaeli depreminin en büyük yatay ve düşey yer ivme değerlerinden sırasıyla 3,5 ve 4,3 kat fazla olduğu görülmektedir..." denilmektedir... EK-5
Yine aynı raporun sayfa 140, paragraf 1'de yazıldığı üzere:
"Bölgede yaşanan yıkıcı şiddetli depremlerde oluşan yer ivmelerinin, Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde beklenilen ve tasarımda kullanılan etkin yer ivmesi değerlerinin çok çok üzerinde olması..." denilmektedir... EK-6
E- AFAD 9 Şubat 2023 tarihli ön değerlendirme raporu sayfa 8 şekil 5.2 de verdiği üzere;
"Depremin şiddetini TAM YIKICI olarak vermiştir..." EK-7
"Deprem Ön Hasar Sistemi (AFAD-RED) kullanılarak üretilen şiddet haritasına göre Mw 7.7 büyüklüğündeki depremin şiddeti MMIXI(Tam yıkım) 7.6 büyüklüğündeki depremin şiddetini ise MMIXX (Yıkım) olarak adlandırmıştır..." EK-8
2- AYNI ANDA PEŞ PEŞE 10 DAKİKA ARA İLE 7,7 VE ARTÇI ŞOK 6,8 DEPREM OLUŞMASI...
A- ODTÜ 20 Şubat 2023 ön değerlendirme raporunun 19'ncu sayfası 1'nci paragrafında;
"Ana şoktan 10 dakika sonra, ana şokun odağının hemen batısında meydana gelen Mw=6.8 büyüklüğündeki artçı şokun..." EK-9 Elastikiyet kazanmış binaların yıkımına sebep olduğu aşikârdır. Büyük yıkım 6.8 lik artçı şokta oluşmuş ve büyük can kayıplarına sebep olmuştur...
Elbistan Depremi ile de Ağır hasar olan binalar yıkılmış fakat bu yıkımda can kaybı olmamıştır...
★
3- DEPREMİN YANAL YÜKÜ
1975 yılı Deprem yönetmeliğine göre Yanal Yük: Bina ağırlığının %30'una kadar hesaplanırken, 2018 yılı deprem yönetmeliğine göre ise Yanal Yük %40'ı olarak hesaplanıyordu. Ancak oluşan depremin Yanal Yükü bina ağırlığının %68'i olarak ölçülmüştür...
Dolayısıyla depremde yanal yük olarak binalar:
2000 yılı öncesi yapılanlar 2 katından fazla
2000 yılı sonrası yapılanlar 1.5 katından fazla
Bir yükle karşı karşıya kalmışlar ve binaların yıkılması kaçınılmaz olmuştur...
★
4- DEPREM TASARIM İVMESİ:
Depremin büyüklüğü bölümünde ivmeye de yer verilmiş, çeşitli üniversite raporları sunularak; ivmenin olması gerekenden 4-5 kat daha büyük olduğu açıklanmıştır.
★
5- DEPREMİN SÜRESİ:
Deprem süresi, statik hesaplamalarda 15 sn ile 40 sn olarak alınmaktadır. Oysa oluşan Depremin süresi, İTÜ ön inceleme Raporu sayfa 2. paragraf 2 de Pazarcık depreminin 100 sn olduğu ve Elbistan depreminin ise 60 sn olduğu açıkça belirtilmektedir. Ayrıca Ana şoktan 10 dakika sonra 6.8 lik artçı depremin yaklaşık 60 sn lik süresi de göz önüne alındığında, oluşan depremin süresi artçı şokla birlikte 160 sn civarında hesaplanmıştır ki bu da yıkımın nedenlerinin başında gelmektedir... EK-10
6- DEPREME DAYANIKSIZ ZEMİNLERİN İMARA AÇILMASI:
ODTÜ ön değerlendirme raporu 32'nci sayfa 2'nci paragrafta:
"İnceleme yapılan bölgelerde, şekil 4.1, 4.2 ve 4.3 te görüldüğü gibi, fışkırma/kaynama, yanal yayılma ve çökme şeklindeki sismik zemin sıvılaşması kaynaklı yüzey belirtileri gözlemlenmiştir..." denilmektedir. EK-11
Ayrıca AFAD'ın hazırlamış olduğu 2020 yılı Kahramanmaraş ili Risk Azaltma Raporunun 42 ve 43'ncü sayfalarında belirtildiği gibi, "stadyum çevresi, Tekerek yolu güneyi ve Doğu Kent yolu güneyinde" sıvılaşmanın olduğu açıkça belirtilmektedir. Açıkça bu bölgelerin yıkılacağı belirlendiği halde, bu rapor sonucunda herhangi bir uyarı ve önlem çalışması yapılmamıştır... (EK-12 A-B)
Şu husus gözden kaçırılmamalıdır:
2000 yılı sonu itibariyle Kahramanmaraş 2'nci deprem bölgesinden 1'nci deprem bölgesine geçirilmiştir...
Yani şu denmiştir:
"2000 yılından önce yapılan yapılar yeni deprem yönetmeliğine uymamaktadır. Biz bir hata yapmışız..."
★
Peki, sorumlular bu hususta herhangi bir önlem veya halkı uyarma yoluna gitmiş midir?
"Binanızı ya güçlendirin ya da yıkın yeniden yapın" diye...
Tabi ki hayır...
★
O zaman binasını yaptığı yılın deprem şartnamesine göre projelendirip, ruhsatını alıp, inşaatı bitirip, yapı kullanma izni alıp, oturum sağlandıktan sonra ruhsatta ismi geçenler neden sorumlu tutulup tutuklanmıştır?
Sorumlu sadece, ruhsatta ismi geçenler midir?
Şu an tutuklu bulunan, Mimar, Mühendis ve Müteahhitlerin büyük çoğunluğu 2000 yılı öncesine ait yapılardan dolayı tutuklu bulunmaktadır...
Ha varsa içlerinde kolon kesen, fazla kat çıkan amenna...
İftira olmayıp, daha önceden herhangi bir şikâyet veya tespit yapılıp suç duyurusunda bulunulmuşsa o başka...
Ancak edindiğim bilgiler ışığında CMK'nin 100/1 maddesi uygulanmayarak tutukluluk süresi cezaya dönüşmüştür...
★
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bile bir konuşmasında:
"Türkiye Cumhuriyeti olarak, tutuksuz yargılamayı esas almıştır" demiştir...
Sözün özü şu:
Deliller toplanmış, kaçma şüphesi olmayan ve sabit adresi bulunan bir kişinin tutuksuz yargılanması yasa ile sabittir...
★
Sayın savcılarımızın ve hâkimlerimizin bu hususu göz ardı etmeyeceğine yürekten inanıyorum...
Buradan bir önemli hususta belediyelerimizin imar müdürlerine sesleniyorum...
Diyorum ki...
6 Şubat depreminden sonra yeni bir deprem şartnamesi yapılacağı aşikâr gözüküyor...
Geçmişte yapılan hata yapılmamalı, 6 Şubat deprem sonrası ayakta kalan tüm binalara analizler yaptırılmalı, gerekli önlemler alınması için bina sahiplerine uyarı yazıları yazılmalıdır.
★
Yukarıda açıklamaya çalıştığım tüm hususlar göz önüne alınıp binaların yıkılmasından sorumlu kim diye?
Buradan soruyorum:
1- 6 Şubat depremlerinin büyüklüğü mü?
2- Deprem şartnamesi mi?
3- Zemin sıvılaşması olan yerleri imara açanlar mı?
4- 2020 yılı AFAD raporunda yıkılacak yerler tek tek belirlendiği halde bu konuda hiçbir uyarı ve önlem almayan Büyükşehir Belediyesi mi?
5- Deprem şartnamesi ile çizilen projeleri onaylayıp ruhsat verenler mi?
6- Ruhsatta ismi geçenler mi?