1994, 1998, 2001 Krizleri Türkiye ekonomisine ve aile yapısına yapılmış darbelerdir.
Bu krizler amacına ulaşmıştı.
Aileler parçalandı…
Çocuklar babasız ya da annesiz yaşamaya itildiler. Farklı yaralar da var mutlaka, kolay yoldan fuhuşa yönelmek eğilimi gösteren insanlar gibi. Ancak bu yazıda çocuklar tarafında olacağız.
Çocuklar mutlaka anne ve babayı bir arada görmek isterler.
Çünkü; birisinin eksikliği; alınamamış vitamin gibi rahatsızlıklara sebep olur.
Sadece şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılmalar açısından bakıyorum olaya ve sonuca şu an için…
Anne ya da baba ilişkiden ağır yaralar almış olarak çıkıyor. Maddi olanı bir yana manevi anlamda yaralar, sağlık anlamında ciddi yara ve yaralanmalar. Ruh haline yerleşen hasarlar. Ebeveynlerin çekişmelerinin çocuk üzerinde olumsuz yaralar açması ve çocukların daimi süren problemler yaşaması….
Zaman içerisinde çocukların anne babayı birleştirme istekleri ve bu uğurda anne babaya yaptıkları baskılar. Hatta darp eden, çok ağır ruhsal hasarlara sebep olan tarafın; çocuk üzerinde, çocuğun şuur altına annesi ya da babası hakkında telkinde bulunması.
Anne ya da babanın hiç birleşme niyeti yok iken; diğer tarafla bir arada olunacak buluşmalara katılmak zorunda bırakılması çok kötüdür. Çünkü çocuk anne ile babayı bir arada görünce, darp edilen tarafın olayları (evladının sağlığını düşünerek), çocuktan gizlemesi ve çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlamak adına, işkence eden tarafın tacizlerine, tehditlerine tekrar maruz kalması, hatta kendi hayatına yön veremez hale gelmesidir. Sonuç da kötü roldeki taraf çocuğu kullanarak zulmünü diğer tarafa uygulamaya devam etmektedir.
Aslında doğru olan zulme uğrayan tarafın, diğer tarafın haklarına saygı göstererek çocukla görüşmesine izin vermesi, görüşmelerini desteklemesi ve çocuğun kullanılmasına müsaade etmemiş olarak kalmasıdır. Hep birlikte olmanın sınırlarını doğru belirleyerek, çocuğu umutlandır maması ve zulüm eden tarafa da tekrar aynı hazzı yaşatmamasıdır.
Oysa uzmanlardan destek almadan (diploması olan herkes uzman mıdır?) yola çıkılması harita olmadan bilinmeyene seyahat gibidir.
NOT: Ben konunun uzmanı değilim. Sadece gözlemlerimi paylaştım. Bu konunun günümüzün kanayan yaralarından olduğunu düşünüyorum.