Ülkemiz Ortadoğu’da yer aldığı için Ortadoğu’nun vazgeçilmezi olan terör faaliyetlerine ve savaşlara da maruz kalıyor. Savaşların ve terörün acısını da ülke insanımız çekiyor. Çünkü başımızdan terör ve bela hiç eksik olmuyor. Sürekli terör üretiliyor. Biri bitiyor diğeri başlıyor. Bu konuda çok yazıldı çizildi. Ben bu kadar terör içerisinde birde kendimizin ürettiği başka bir terörden bahsetmek istiyorum.
Diğer terör örgütlerinin üyeleri belli; o örgütleri destekleyen ve maddi manevi destek olan kişiler. Ancak benim bahsettiğim ve en büyük belalarımızdan olan terörün üyeleri maalesef bizleriz. Sağcısı solcusu, Alevi’si - Sünni’si, hükümet yanlısı- muhalefeti, milliyetçi, liberal herkes üyedir. Bu örgüte destek için hain olmaya gerek yoktur. Ülkemizi seven ona hayran olan onun için canını bile veren vatandaşlarımız, polisimiz, askerimiz bile bu örgüte destek veriyor ve vatandaşlarımızı öldürüyor.
İşte hepimizin ister istemez – farkında olarak ya da olmayarak desteklediği insanımızın ölümüne sebep olan bu terör TRAFİK TERÖRÜ ’dür. Aslında ben trafik terörü denmesine karşıyım. Çünkü trafik terörü denilince akla insanımız gelmiyor. Sanki farklı bir kişi ya da bir canavar geliyor. Bu terörü yapan ve yılda yüzlerce insanımızın ölümüne sebep olan şey bizim insanımız değil mi? Bu kazaların sebebi yolda selamlaştığımız dostumuz, uzaktaki akrabamız ya da dostumuzun dostu değil mi?
Bayramlar ise bu terörün en sevdiği günlerdir. Çünkü bayramlar kazaların ve ölümlerin en çok yaşandığı zamanlardır. İnsanlar en mutlu oldukları zamanda ölümle tanışıyor. Bu ölümler ya sevdiklerine kavuşmaya giderken ya da sevdiklerinin yanından dönerken oluyor. En mutlu oldukları zaman da en mutsuz olma talihsizliğini yaşıyorlar.
Bu nedenle bayram tatillerinin dokuz gün olduğunu duyduğum zamanlar beni bir hüzün kaplıyor. Çünkü bu uzun sürede uzak yakın herkes yola çıkıyor. Yola çıkanların sayısı arttıkça ölü ve yaralı sayısı da ona paralel artıyor. Kurala uyanın da, uymayanın da canı yanıyor.
Diğer terör faaliyetlerinde çoğu kez erkekler ölüyor. Bir polis, asker veya diğer görevliler. Onların çocukları yetim, eşleri dul kalıyor. Bu bile bizim yüreğimizi parçalıyor. Kutlu yolda şehit olduklarını bildiğimiz halde.
Ancak trafik kazalarında sadece yetişkin erkekler ölmüyor. Kadınlar, çocuklar, hamileler, anne karnındaki çocuklar ve daha nice değişik insanlar ölüyor. Bu terörün hedefi biri veya birileri değil. Hedef herkes ve tüm toplum…
Bu katliamları yapanlar da kandırılmış, uyuşturulmuş militanlar değil, bizim içimizdeki Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar. Yani Vatana millete düşman kimseler değil, vatana millete bağlı olan milletini seven kişiler.
Peki, bu güzel insanların olduğu yerde neden bu kadar çok ölüm oluyor? Sadece bir kesim değil, çoluk çocuk demeden herkes ölüyor. Herkes öldürüyor.
Her yıl en az bin kişinin öldüğü ve binlerce kişinin yaralandığı bu olaylar kimin suçu, kim yapıyor bu katliamları? (Sadece bu bayramdaki kazalarda 74 kişi ölmüş, 415 kişi yaralanmıştır.)
Elbette bizler, kural tanımayan, uykusuz yola çıkan, başkasına saygı duymayan, acele eden, dikkatsiz olan bizleriz.
Sağ salim varmayı düşünmek yerine, acele ile yola çıkan, tedbirini almayan, hatalarıyla tedbir alan ve kurallara uyanları bile öldüren bizler.
Artık bu ölümler yetmez mi? Uyanmamız ve adam olmamız için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor. Her gün gelen ölümler artık sıradanlaştı mı? Kendimize gelmemizin zamanı gelmedi mi?