HERKESİN bildiği üzere; Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 tarihinde 9 saat arayla yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler, bölgemizdeki 11 ilimizde büyük bir yıkıma ve binlerce insanımızın can kaybına yol açmıştı...

Sadece şehrimizde 13 bine yakın insanımızı kaybederken 7 bin 295 binanın yıkıldığı biliniyor...

Bu doğrultuda, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmalar başlatılmış, yıkılan binalardan beton karot numuneleri ve demir örnekleri alınmış (örselenmiş betonlardan alınan karot numuneleri gerçeği yansıtmaz) enkazların kaldırılmasına izin verilmiş, ilçe belediyelerden yıkılan binaların ruhsatları-belgeleri istenmiş, gelen belgeler neticesinde teşbihte hata olmaz bir elin sayısı kadar (70-80 kişi) müteahhit, yapı denetçisi, kooperatif yöneticisi, fenni mesul ve yapı sahibi kişiler tutuklanmıştır.

-

*

-

Tutuklu bulunanlardan bugün bir mektup aldım... (Mektup 16 kişi tarafından imzalanmış)

Noktasına virgülüne dokunmadan buradan yazarak aynen paylaşıyorum:

Sayın Karaaslan.

Bizler 240 gündür tutuklu kişileriz. Mağduriyetimiz sizin aracılığınız ile duyurmak istiyoruz...

Kimimiz depremde ailemizi kaybettik...

Kimimiz eşimizi, evladımızı, akraba, dost ve yakınlarımızı...

Gelinen noktada aylardır süren belirsizlik nedeniyle durumumuzun ne olacağını bilemez hale geldik...

Nasıl derseniz?

Mesela diğer illerde tutuklu bulunan kişiler bir bir tutuksuz yargılanma veya adli kontrol kararı ile tahliyeleri verilirken, Kahramanmaraşlı olarak bizlerin "Delil karartma ihtimali var" denilerek mağduriyetimiz devam etmektedir...

Oysa; Hem enkazdan, hem belediyelerden, her türlü deliller dosyaya intikal etmiş durumdadır...

-

*

-

Mesela diğer illerde iddianame bile yazılıp mahkemelerde duruşmaları başlamışken bizler için ise "bilirkişi raporlarının gelmesini bekliyoruz" cümlesini duymaktayız...

-

*

-

Mesela diğer illerin adli makamlar, bilirkişi raporları için komşu illerin üniversitelerinden raporları ivedilikle aldırırken, bizler için ise sadece Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesinden rapor istenilmesine anlam veremiyoruz...

-

*

-

Kahramanmaraş adliyesinde şu ana kadar 10-15 rapor geldiği söylemekte olup, onların bile iddianemlerinin hazırlanıp duruşma tarihlerinin verilmediği belirtiliyor...

Bu gidişle yüzlerce dosyanın raporlarının gelmesi, aylar değil, yılların süreceğini düşünmekteyiz...

Nasıl olsa günah keçisi ilan edilmişiz...

"İsterse ölsünler" der gibi unutulduğumuzu düşünmekteyiz...

-

*

-

Sahi bizler ne yaptık?

Kendi kendimizi sorguladığımızda, suçumuz ve günahımızın olmadığına bütün kalbimizle inanıyoruz...

Mesela dünya tarihinde bugüne kadar görülmemiş ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile bilim adamlarının "asrın felaketi" olarak zikrettikleri, hem de aynı gün içinde 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde Şubat depremini, BİZLER YAPMADIK...

Mesela oluşan depremin büyüklüğü ve yıkım gücü, 11.04.2023 tarihli AFAD verisi olarak ölçülüp ve bilim adamlarının raporlarında ortaya çıktığı üzere, en son (2018) deprem şartnamesinden bile kat be kat çok büyük olduğu belirtilmiş olmasını göz önüne alırsak 1975-1998-2007-2018 yıllarında deprem şartnamelerini BİZLER DEĞİŞTİRİP HAZIRLAMADIK...

-

*

-

Mesela fay hatlarının geçtiği bölgelere yada yakınlarına 2-3 katlı bina yapılması gerekirken çok katlı binalar yapılmasına 
BİZLER İZİN VERMEDİK...

-

*

-

Mesela yıkılan binaların yapılmış tarihlerine ve o anki deprem şartnamesine göre çizilmiş projelerini onaylayıp, ruhsatlarını ve yapı kullanma izinlerini BİZLER VERMEDİK...

*

Mesela 2020 Afad Risk Azaltma Raporunda, yıkılacak bölgeler (bahçeli evler, stadyum çevresi, Doğukent yolu güneyi ve Tekerek yolu güneyi) bire bir yazılmışken, Büyükşehir Belediyesi tarafından halk uyarılmayarak ve önlem alınmayarak bu raporu BİZLER SÜMEN ALTI ETMEDİK...

-

*

-

Allah aşkına bizler ne yaptık ?

İmar planına göre belediyelerden İMAR ÇAPINI ALDIK...

O anki deprem şartnamesine ve verilen zemin değerlerine göre Mühendislere PROJELERİNİ ÇİZDİRDİK...

2000 yıl öncesi Belediyeye verdik, 2000 sonrası yapı denetim kontrolünde belediye vererek onaylattık, Ruhsat harcını yatırdık,
ve ruhsat aldık...

Projeye göre binalar yapıldı...
Elektrik, su, doğalgaz aboneleri alındı...
Belediyece oturul izni verildi...
Yasal tüm vecibeler yerine getirildi...
Başka ne yapabiliriz ki?

-

*

-

Ha şu soru sorulabilir?

"Bu bina neden yıkılmadı da, yanındaki bina neden yıkıldı?"

Her binanın zemin farklılıkları gözden kaçırılmamalıdır.

Nasıl ki analarımız evde bir hapısa pişirirken pişen hapısa, kazan içinde belli noktalarda büngülder ise işte deprem anında da bazı binaların zemininden hapısa misali darbe fazla olup yıkılması kaçınılmaz olmuştur...

Bu yüzdendir ki, yıkılan binaların %90’nın 2000 yılından önce yapılmış ve eski deprem şartnamesine göre projeleri çizilmiş, zemini sıvılaşmış araziler üzerine imar izni verilmiş olduğu bilinmelidir...

Nadir de olsa yıkılan yeni binalar için ise zeminin yine sıvılaşması ve hapısa misali örnek verebiliriz...

Şu unutulmalı ki; Bu güne kadar zemin raporları ya bölge bazında ya ada bazında, ya parsel bazında ya bina bazında verildiği, kimse alınmasın ama bazen zemin raporları için sondaj yapılmadan daha ucuza mal olsun diye yan parsellerin zemin değerine göre raporların verildiği ve statik parsellerin bu değere göre çizildiği bilinen bir gerçektir...

Bu hususta Kahramanmaraş genelinde hiçbir yetkili mimar mühendis binaların statik taşıyıcı sistemden çok zeminin çok çok önemli olduğunu düşünmemiş, Maalesef ki böyle yıkıcı şiddette depremlerin olacağını öngörememiştir...

Bu nedenlerle;

1- Yıkılan binaların Müteahhitleri, yapı denetim elemanları, fenni mesuller ve yapı kooperatif yöneticileri ...
2- 6 şubat depreminin büyüklüğü ve yıkım gücü nedeniyle son deprem şartnamesinin bile yetersizliği...
3- Tarım arazilerinin imara açılması...
4- Fay hattı üzerine yüksek katlı bina yapılmasına izin verilmesi...
5- 2020 Afad raporunun sümen altı edilmesi...

Tüm bu hususlar, mahkeme aşamasında alınacak bilirkişi kurul raporlarında kusur oranları ortaya çıktığında inanıyoruz ki, aylardır tutuklu bulunan bizlerin %99'nun beraat olacağına yürekten inanıyoruz...

-

*

-

Diyeceğimiz o dur ki:

Bundan sonra devletimiz tarafından yeni bir deprem şartnamesi hazırlanacağı muhakkaktır...

Ancak hazırlanacak yeni şartnameye tüm eski binalar uygulanmalı, ya yıkılıp yenisi yapılmalı, ya da güçlendirme yapılması için gerekli yasal prosedürler uygulanarak öyle oturma izni verilmelidir...

Hele hele yıkılan binaların bölgelerinde onaylanacak yeni İmar planında nasıl bir yoğunlukta bina yapılmasına müsaade edileceği kamuoyunun ve bizlerin merak ettiği husustur...

-

*

-

Sayın Karaaslan.

Bizler bu şehrin birer evlatlarıyız. Depremde yaşanan tüm acıları bire bir yaşamış kişiler olarak bir tek insanımızı kaybetmeyi bile istemezdik...
Ölenlerin ruhları şad olsun mekanları cennet olsun...

Satırlarımıza son vermeden önce şunu söylemek istiyoruz:

Devletimiz yetkilileri çıkıp; depremin büyüklüğünü, yıkım gücünün son deprem şartnamesinden bile kat be kat çok üstünde olduğunu kamuoyuna açıklayıp sorumluluğu üzerine almalıdır.

Kaldı ki hem vefat eden vatandaşlarımız için devletimiz belli miktarda para ödemesi yapmış ve depremde yıkılan binalar için deprem konutları yaparak dağıtacağını belirterek bir nevi üzerine almış gözüküyor...

Devletimize de yakışan budur...

Bizler masumuz...

Varsa içimizde kolon kesen, fazla kat çıkan zaten ortaya çıkacaktır...

Mektubumuza son verirken, bu mektubu sizden başka kimsenin yayınlamayacağını düşünerek size yolladık...

Saygı ve sevgililerimizi sunuyor, bir an önce ailelerimize kavuşmak için dualar ediyor, Adaletin yerine gelmesi adına savcı ve hakimlerimize kolaylıklar diliyoruz. Tutuksuz yargılanmayı umut ediyoruz...

-

*

-

DİPNOT: Kahramanmaraş 6 Şubat depremi; Düzce, Sakarya, Karadeniz Teknik, Sakarya uygulamalı bilimler, Cumhuriyet ve Giresun üniversitelerimizin bünyesinde bulunan öğretim üyelerinin 9 şubat 2023 - 19 Mart 2023 tarihleri arasında sahada yapmış oldukları zemin incelemeleri ve hasar tespiti, 1999 Marmara depreminden yaklaşık 6 kat daha fazla olduğu raporlanmıştır...

Sayın Savcı ve hakimlerimize ve kamuoyunun bilgisine arz olunur...

Editör: Serkan KARAASLAN