Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı Mustafa Karaaslan bugünkü yazısında ''Şaka değil ama gerçek! Binanın yıkılmasına sebep "KAYA" imiş!'' diye yazdı.
Sevgili okuyucularım,
Yazımın başlığını okuyunca "bu da neyin nesi" demeyiniz!
Bu yazımda sizlere; bir avukatın yolladığı ibretlik mektubun satırlarını aktarmaya çalışacağım.
Mektupta öyle şeyler yazmış ki?
Okudukça şaşırdım!
Şaşırdıkça! Acaba yanlış mı okuyorum diye bir kaç defa okuyup teyid ettim.
★
Mektup'da aynen şöyle yazıyor:
Sayın Karaaslan,
Asrın Felaketi denilen 6 Şubat Depremi üzerinden 26 ay geçti. 30-40 yıllık binaların yıkılması sonucunda evraklarda adı soyadı ve imzası bulunan kişiler, günah keçisi ilan edilip tek tek tutuklandılar.
Kimisinin iddianamesi 12 ayda, kimisinin 15 ayda yazılıp yargılamaları başlandı. Bu doğrultuda Mahkemeler; Üniversitelere müzekkere yazarak yıkılan her bina ile ilgili bilirkişi raporları aldırmaya başladı. Gelen Bilirkişi raporları öyle gerçeklikten uzak, kopyala yapıştır mantığıyla düzenlendiği görülüp itirazlar yapılınca;
Bir olmazsa iki...
İki olmazsa üçüncü defa başka başka üniversitelere müzekkereler yazılıp yollandı...
Bilirkişilerden istenen hususlara gelince;
1- Binadaki yıkımın nedeni,
2- Binanın yapımında düzenlenen projelerin yasaya, yönetmeliklere ve ilgili mevzuata uygun olup olmadığının,
3- Mimari ve statik projelerde mevzuata aykırı bir durum bulunup bulunmadığının,
4- İddiaya konu binanın hazırlanan statik ve mimari projelere uygun yapılıp yapılmadığının,
5- Binanın yapımı sırasında yıkıma sebep olabilecek kusura dayanak eylem bulunup bulunmadığının,
6- Binanın yapımından sonra binanın taşıyıcı sistemlerine müdahale edilip edilmediği, taşıyıcı sistemlere zarar verilip verilmediğinin,
7- Binanın kullanımı esnasında binanın taşıyıcı sistemlerine zarar verilip verilmediğinin,
8- Binanın yapımı tamamlandıktan sonra bina statiğini bozacak mahiyette müdahalede bulunup bulunmadığının,
9- Bina yapımı tamamlandıktan sonra ruhsatlı ya da ruhsatsız tadilat işlemi yapılıp yapılmadığı, herhangi bir tadilat işlemi varsa bunun yıkıma etkisinin olup olmadığının,
10- Bina inşaat tarihinde zemin etüt raporunun bulunması zorunlu olsun yahut olmasın zeminin yıkıma etkisinin olup olmadığının belirlenmesi,
Doğrultusunda raporlar istenmeye başlandı...
Bu 10 madde dışında maalesef ki, Mahkemeler; 6 Şubat depreminde gerçekleşen 7.7, 6.8 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin yıkıcı etkisi ile binaların yıkılıp yıkılmayacağı hususunda, bilirkişilerden bir değerlendirme dahi istenmemesi, bu konuda taleplere kayıtsız kalınması, yargılamaların objektif gerçeklerden uzak, yıkımın ana etkenlerden birinin ortaya çıkarılması adına işlem yapılmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum.
Yani şunu demek istiyorum; Yıkılan tüm binalar durduğu yerde yıkılmamıştır. Ana etken, her ne kadar zemini alüvyon olan arazilerin imara açılması ve bu arazilere yüksek katlı bina yapılmasına izin verilmesi olsa da, esas etken depremin çok büyük olan yıkıcı şiddetidir.
Tüm yetkililer; Hem asrın felaketi diyecek, hem karada oluşan en büyük deprem olduğunu söyleyecek, hem olağanüstü hal ve mücbir sebep ilan edilecek, hem de bilirkişilerden depremin büyüklüğü, şiddeti ve uzun sürmesi aşikar iken, bugüne kadar hep yatay oluşan depremlerin bu sefer dikey olarak da alttan vurup zemin büyütmesi nedeniyle binaların yıkılmasının ana etkeni hakkında görüşlerine başvurulmayacak.
İşte bunu anlamakta zorlanıyorum.
Çünkü birçok bilirkişi raporlarında; Binaların yıkılmasına temel etkenlerden birinin zemin büyütmesi olduğu yazarken, bir başka raporda bu hususun yazılmaması manidar olduğu kadar düşündürücüdür.
★
Sayın Karaaslan,
Bilirkişi raporlarında kopyala yapıştır misali ne yazılıyor biliyor musun?
1975 deprem yönetmeliğine göre 2 boyutlu yarısı elle, yarısı bilgisayarla o günün şartlarına göre çizilmiş projeler, 2023 model 3 boyutlu sofistike programlar kullanılarak karşılaştırma yapılıyor.
Dolayısıyla;
Yok, Donatı yetersizliği,
Yok, Kolon ebat yetersizliği,
Yok, Zemin emniyet gerilmesi yetersizliği (1975 deprem yönetmeliğinde zemin değerleri alınması zorunluluğu yoktu) kusurları ortaya çıkarılıyor.
Oysa ki; Bilirkişilerin kontrollerde kullandığı programların sahibi ve imalatçısı olan STA ve İDE firmaları Mahkemelere yolladıkları Müzekkere cevaplarında; "Biz Program yazılımında, 1975 ve 1997 yönetmelik hükümlerine göre kontrolleri yapılamamaktadır. 2007 ve 2018 yönetmelik kontrolleri yapılmaktadır." yazısını yolladıkları ortadadır.
Ne yazık ki, Bilirkişiler; 2007 ve 2018 yönetmelik kontrollerinin yapılabildiği programlar ile 1975 deprem yönetmeliğine göre çizilmiş projeleri kontrol yaparak kusur atfetmekte ısrar ediyorlar.
İşte bunun nedenini savunma avukatları olarak anlayabilmiş değiliz.
★
Şimdi şöyle bir soru sorma ihtiyacı duyabilirsiniz.
Peki, ne yapılmalıdır?
Cevap çok basit; Dava konusu yıkılan binaların kat'i ve kesin olarak kontrolü için yapılması gereken tek şey; Deprem performans analizidir.
Binaların "Deprem Performans analizi", binaların depremsellik konusunda her şeyin belirleyicisi yani özetle aynasıdır.
★
Sayın Karaaslan,
Birçok köşe yazınızda bahsettiğiniz üzere; Depremden sonra Çevre Bakanlığı'nın Yükselen isimli firmaya yaptırdığı zemin incelemesi raporunda; yıkımın en çok görüldüğü bölgelerde zeminin (ZF) olduğu, (ZF demek balçık-bataklık alüvyon zemin demek) bu bölgelerde yapılaşmanın yapılmaması gerektiği, 1 veya 2 katlı yapılar yapılması durumunda, zemin güçlendirmesi (Fore Kazık) ve temel üstü bina ağırlığı kadar dolgu yapılarak gerekli önlemin alınması gerektiğini yazmıştınız...
Şu an bu bölgelerde yapılan yapılar; 4 veya 5 katlı olup zemini fore kazıklarla güçlendirmesi yapılmakta olup imar izni verildiği görülmektedir.
★
Peki, akla ister istemez şu sorular geliyor;
- Yıkımın çok olduğu bölgelerdeki arazileri daha önce kimler imara açtı?
- Yüksek katlı binalar yapılmasına kimler izin verdi?
Eski kuşaklar bilir. Bahçelievler adı üstünde 1 veya 2 katlı bahçeli yapılardan oluşmaktaydı. Göz göre göre geçmiş dönemlerde bu şehre ihanet ederek;
1- Yüksek katlı bina yapılmasının önünü açanlar?
2- 2012 yılında yasalaşan 6306 sayılı yasayı uygulamayanlar?
3- 2020 AFAD Raporunda, olası bir 7.5 şiddetinde gerçekleşecek depremde yıkılacak bölgeler bir bir belirlenmişken bu raporu; Halktan saklayıp sümen altı edenler, gerekli önlemi almayanlar, siyaset sahnesinde hâlâ boy gösterirken, 30 yıl önce yaptırdığı binanın yıkılması nedeniyle 26 aydır tutuklu olan insanlar, ki bazıları annesini, babasını, eşini, kardeşini ve birçok akrabasını depremde şehit vererek mağduriyet yaşamaya devam ediyorlar.
Bir an önce Adaletin sağlanacağının düşüncesiyle size bu mektubu yazmayı uygun gördüm.
★
Sayın Karaaslan...
Son olarak Çarşı Karakolu yanında bulunan ve depremde yıkılan bir bina hakkında düzenlenen iddianamadeki yazılı bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum. Şaka değil ama gerçek diyorum!
İddianamenin tarihi : 04.03.2025
Yıkılan bina adı : P... Sitesi A. Blok
İddianame No : 2025/460
İçeriği aynen şöyle:
"... Cumhuriyet Başsavcılığının gerekli görevlendirmeleri yaparak 14.2.2023, 23.2.2023, 22.3.2023. 12.4.2023 ve 13.4.2023 tarihlerinde olay yerine gidilerek karot ve demir numunesi alınmak suretiyle; YAPININ KAYA YUVARLANMASI NEDENİYLE YIKILDIĞINA DAİR OLAY YERİ İNCELEME VE GÖRGÜ TESPİT TUTANAĞI DÜZENLENDİĞİ..."
Bir hukukçu olarak bu iddinamaeyi düzenleyen Sayın savcıya sormak istiyorum;
1- Bügüne kadar deprem konusunda kaç iddianame düzenlediniz?
2- Yapının KAYA Yuvarlanması sonucunda yıkıldığı sabit ise, Ki olay yeri inceleme ve görgü tespit tutanağının düzenlendiğini belirtiyorsunuz! Binaya kadar yuvarlanıp gelmesi esnasında başka binaların yıkılmasına sebebiyet vermiş midir?
3- Bu Kaya yuvarlanarak değil de ışınlanıp gökyüzünden gelmiş olabilir mi?
***
DİPNOT: Sayın Cumhuriyet Savcısı bu yayınladığım mektuba cevap verme hakkını kullanırsa köşemde yayınlayacağımı arz ediyorum.