Hani şair diyor ya;

"Zor dostum zor, gülerken ağlamak,
Acı dolu günleri bir anda unutmak..." 

-

-

Gerçekten unutmak kolay değil...

Nasıl unutacak ki bu şehir 6 Şubat'ı...

-

-

Gecenin karanlığında hava soğuk mu soğuk...

Saat tam dört on yediyken...

Kıyamet koptu sanki...

Çığlıkları feryatlar, yardım eden yok mu? Diye bağıranlar...

Elleriyle yakınlarını kurtarmak için beton yığınlarını kaldırmaya çalışanlar...

Umutsuz, çaresiz, gözleri kan çanağına dönmüş koca yürekli insanlar...

-

-

İşte o yaşanan acı dolu günlerin ilk yıldönümündeyiz...

Bayramlarda gittiğimiz gibi...

Yine giyinip kuşanıp kabristanlara gideceğiz...

-

-

Acımız büyük...

Kimimiz hıçkırıklara boğulacak...

Kimimiz sessiz sessiz mezar başına oturup gözyaşlarını içine akıtacak...

-

-

Şu bir gerçek ki;

Ağlasak da, feryat etsek de, gidenler geri gelmeyecek...

Yüreklerde yanan ateş, ömür boyunca hep yanacak...

-

-

Herkesin yandığı gibi, ben de yüreği yananlardanım...

6 Şubat depreminde sevdiceğimi kaybettim...

Çocuklarımın anası, otuz dokuz yıl bir yastığa baş koyduğum yârimi...

Anılarıyla yaşıyorum...

Her akşam "Yemek hazır gel aşkım" diye mesaj yazar, "Ne var yemekte" diye cevap yazdığımda, "Ellerimin tadı var aşkım yetmez mi?" diye cevap verip tebessümlere boğması yok muydu?

Mesajlarda bile olsa, şakalaşmak güzeldi senle be gülüm...

Duyar mısın beni bilemem aşkım, ama yemeklerin tadı bile kalmadı artık...

-

-

Bir yıl oldu bugün, seni kaybedeli...

Üstüne kapanmış, korumak istemiş, ama koruyamamıştım...

Başına aldığın darbeyle ruhunu teslim etmiştin...

Beton yığınları altında kalmış, kıpırdayamıyordum...

Nefes alamıyor sadece kelime-i şehadet getiriyordum...

Öldürmeyen Allah öldürmüyor demek ki...

Yeğenim Tolga'nın "Amca" diye bağırmasını unutamıyorum...

Fatih yeğenimin üzerimdeki betonları kaldırışını...

"Bir yudum su verin" deyişimi...

Ve beni kurtarışları daha dün gibi...

-

-

Şerife'me, Melike'me, torunlarıma, Raşit'ime koşun, diye feryat edişim yok muydu?

Önce Şerife’m kurtarılmış arabada yanıma getirmişlerdi...

Tir tir titriyordu...

Gözünün biri şişmiş ve kapanmıştı...

"Baba çirkinleştim!", "Baba Annem nerde?" deyince cevap verememiş ağlamıştım...

Anlamıştı güzel kızım, annesini kaybettiğini...

-

-

Herkes can derdinde, cananlarının kurtarılması derdindeydi...

Kime ne demeli...

Kime kızmalıydık...

Bu koca şehir, bu Kahraman şehir Kurtuluş Bayramını kutlamaya hazırlanırken karanlıklara gömülmüştü...

Bu bir Kader miydi?

Yoksa bizi yönetenlerin deprem olacağını bile bile önlem almayarak acizliği veya vicdansızlığı mıydı?

Bence vicdansızlıktan öte "Katiliydi katili" demek, en doğru söz olsa gerek...

Çünkü depremden sonra Devlet tarafından yaptırılan imar planına esas olmak üzere mikro bölgeleme zemin etüt raporu sonucunda; ikamet ettiğim binanın ve çevresinin zemin büyütmesinin en çok görüleceği alan olduğu ve depremlerin yıkıcı etkisini artıracağından dolayı "uygun olmayan alan 1.2" olarak değerlendiği ve yerleşime kapatıldığı vurgulanmıştır.

Yani imara açılmaması gereken yerler imara açılmış. 1 veya 2  katlı yapılaşma yapılacak (temel kazıklı ve ek önlemli) alanlara yüksek katlı binalar yapılmasına kim veya kimler müsaade etmiştir?

-

-

O yüzden bizi yönetenlere diyorum ki;

6 Şubat depreminde ölenlerin katili sizlersiniz sizler!..

Bu dünyada da öbür dünyada da iki elim hep yakanızda olacaktır...

DİPNOT: 6 Şubat Depremi'nde ölenlere rahmet diliyorum.