Konfüçyüs der ki:

"Parasını kaybeden, bir şeyini kaybetmemiş demektir. Sıhhatini kaybeden,  hayatının yarısını kaybetmiştir. Ümidini kaybeden, her şeyini kaybetmiş demektir."

Çok anlamlı sözler değil mi?

Bu sözleri bu şehre uyarlayacak olursam; Bu şehir hiçbir zaman ümidini kaybetmemiştir.

Tarihte nasıl ki; kendini kurtaran şehir olarak Kahramanlık payesi ile onurlanmışsa, 6 Şubat Depremi ile yerle bir olmuş olsa da, acılarını yüreğine gömerek yine ayağa kalkmasını bilecektir.

Bu şehrin tek üzüntüsü seçtikleri vekillerin kimisinin göbek bağlaması, kimisinin ise TV ekranlarında birileriyle çene çalmasına şahit olmasıdır.

Aslolan bu şehre hizmettir.

Sırf Erdoğan sevgisi yüzünden Milletvekili seçilenler şunu bilsinler ki; Hepiniz, bir Mahir Ünal kadar etkili değilsiniz.

Umarım bu hususu Ankara gözlemlemektedir.

Aksi takdirde yerel seçimlerde alınan sonuçlar olası bir genel seçimde tekrarlanacak ve AK Parti'nin kalesi konumunda yer alan bu şehir, kale olmaktan çıkacaktır.

Ne demiş atalarımız:

"Görünen köy kılavuz istemez"

Ben de diyorum ki:

Ya bu şehrin ümidi olursunuz!

Ya da kaybedeni.

Bunun ortası olmaz.

★★★

DİPNOT: Soru şu; Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak bu şehrin evladı Fırat Görgel, ya gösterilmemiş olsaydı? Yani Büyükşehir Belediyesi kazanılmasaydı? 5 milletvekilinin hali nice olurdu?

Editör: Haber Merkezi