Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi Kanal Maraş Köşe Yazarı Ramazan Yumşak bugünkü yazısında ''Başkonuş Yaylası'ndaki anayasa ihalline, Fırnız ve Göksu Çayı'ndaki soyguna kim dur diyecek?'' diye yazdı.
Güzel ülkemin güzel mekânları saymakla bitmez. Ama biz ne yapıyoruz. Bu mekânları vatandaşlarımıza açmak yerine birilerine kiralayıp ya da kiralamadan oraya konanların istediği gibi at oynatmasına izin veriyoruz. Eşit halk, imkânlardan eşit faydalanamıyor ve eşitlik bozuluyor. Eşit demek herkese kullanma şansı vermektir. Bazıları bundan mahrum ise bu eşitlik olmaz. En bariz örnek sahillerimiz. Sahillerimizin her biri birilerinin işgali altında ve istedikleri gibi çalıp oynuyorlar. Son zamanlarda bu konuda atılan güzel ve olumlu adımlar var. Tebrik ediyorum ama yetersiz diyorum. Bu işgale veya haksızlığa uğranılan yerler sadece sahiller mi? Şehrimizin doğal güzellikleri ve piknik alanlarında da var. Devletin belirli yerleri birilerine kiralamasına itirazım yok. İtirazım kontrolsüzlüğe, çifte standarda, zorbalığa, soygunadır.
Vatandaş bundan çok rahatsız ve bize sürekli şikâyetler geliyor. Haklı olarak bir yetkilinin veya hukuk adamının müdahalesini bekliyorlar. Bu sıkıntılara kentimizden örnek verelim.
*Akarsu kenarlarını kendi malı görüp fahiş fiyatlarla çardak kiralayanlar. Yıllardır var bunun önüne geçilemiyor mu geçilmek istenmiyor mu? Üç yüz liraya (dört -beş yüz olan yerler de varmış) çardak kiralanıyor. Halka ait mekan halka kiralanıyor ve ne vergi ne hizmet var. Bu soygun değil de nedir?
3621 sayılı kanun deniz tabi suni göl ve akarsuların kıyılarını ve etkisinde olan alanları koruma ve toplum yararına kullanma esaslarını düzenliyor. Ve buraların kamuya ait olduğunu açıkça beyan ediyor. Yani kimse o yerleri şahsına alamaz ve kullanamaz. Çünkü o yerler, kıyıya yakın tarlalar dahi kamunun malı oluyor.
Akarsu kenarında fahiş fiyat uygulayanlar üç türlü suç işliyor. Bir fahiş fiyatlarla haksız gelir elde ediliyor, iki devletin malını konmak ve halkın malını halka pazarlayarak ikinci bir suç işlenirken. Üçüncü olarak bu gelirden vergi ödenmiyor. Yüksek kazanç sıfır vergi mi? Yani neresinden tutsanız haksızlar ama kimse ses etmiyor.
İkinci mevzua gelecek olursak, Başkonuş yaylasında anayasanın eşitlik ilkesi ihlal ediliyor. Ülkemde herkes kanun önünde eşittir ve bu anayasal güvence altındadır. Bunun ihlali anayasanın ihlalidir. Ama Başkonuşta halk eşit değil, kampçılarla piknikçilere ayrı muamele uygulanıyor. Piknik için gidenler orada ateş yakamıyor. Ama kampçılara serbest. Sorun verilen 60 ya da 450 tl mi? Eşitlik para için mi bozuluyor? Bu uygulama anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi?
Başka bir suç kendilerini yasa koyucu ilan edip yasak koymaları. Yasaklar devlet organlarınca konulur. İşletmeler onu uygulayabilir, olmayan yasağı koyamaz. Yıllarca üniversitelerin başörtüsü yasağını tartışmadık mı? Kurumların yasak koyamayacağı dillendirilmedi mi? Başörtülü birini çalıştırmak istemeyen bir işletme bunu yapma hakkına sahip olur mu? Bir işletme, yasağa rağmen lokantasında duvara yazdığı içki serbest yazısını imzalayıp mühürlese içki orada serbest olur mu? Olmaz. O halde Başkonuşta bilgisayardan çıktı alınarak ateş yakma nasıl yasaklanıyor? Bu suç değil de nedir? Hem de çifte standart olmuyor mu? Yani iki suç bir arada. Bir işletme ya da vatandaş kendince anayasaya ve yasalara, rağmen yasak koyamaz ve uygulayamaz. Evine giren hırsıza kendi kurallarına göre değil, yasalara göre davranmak zorundasın. Yasaların izin verdiği ölçüde müdahale edersin. Yoksa hırsız senden davacı olur ve haklıyken haksız olursun. Yani kanun var izan var. Kimse kanunu yok sayamaz
ve kendisini kanundan üstün tutamaz, kendi yasaklarını uygulayamaz. Bu anayasayı ihlaldir ve bu tavır sizin işletme hakkınızın elinizden alınmasına neden olabilir.
İkinci olarak yasaklar kanun adamları ve güvenlik güçlerince uygulanır kişi müdahale edemez, ederse bu zorbalık olur. Başkonuşta yapılan şey tam olarak zorbalık. Vatandaşa kendi yasakları ile ateş yaktırmayanlar, vatandaşın ateşini söndürme zorbalığı gösteriyor. Maalesef ebeveynler çocuklarının yanında rencide ediliyor. Kendilerini hem kanun koyucu hem uygulayıcı ilan ediyorlar. Bu nedir?
Bu fahiş fiyatlara, eşitlik ihlaline ve zorbalığa dur deme zamanı gelmedi mi? Çağrım Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat GÖRGEL ve hukukçularadır. Onların gereğini yapacağına ve bu hukuksuzluğa dur diyeceğine inanıyorum.
ÇÖZÜM BASİT: Akarsu kenarındaki işletmelerin vatandaşlarımız tarafından çalıştırılsın, ama fiyatlar her dönem Belediyeler tarafından belirlensin. Başkonuşta ateş yakma yasağı, yani çifte standart, kaldırılsın.