15 Temmuz’dan önce, 15 Temmuz’dan sonra…
Niye mi böyle başlık attım:
Bu şehirde yıllardır bazı üst akılda olduğunu sanan kesim, aklımın sınırlarını zorlayan "Cemaat-Siyaset-Vakıf" üçgenin de birliktelik yapacak, ben de "ukalalık" sınırlarını zorlayan "O iş artık öyle olmaz" türünden uyarı yazıları yazmak zorunda kalacağım.
Ve bu devran hep böyle sürüp gidecek...
Neyse...
Ne diyor "kamyon arkası yazıları": "Kaderimse çekerim."
O halde geleneksel işlevimizi yerine getirelim ve işe koyulalım:
Dün 7 Ağustos’tu…
İstanbul Yenikapı da; “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” düzenlendi.
Aman Yarabbi, O ne coşku, o ne kaynaşma, o ne kalabalık…
AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi, BBP’lisi, SP’lisi…
Hepsi tek yumruk, tek yürek, tek ses oldular…
“Konu vatansa gerisi teferruat” olduğunu gösterdiler.
Belli ki, 15 Temmuz’dan sonra, Siyasi Partiler 7 Ağustos tarihini milat alacak, 8 Ağustos’tan itibaren yeniden yapılanma sürecine girecekler…
“Bir musibet bin nasihatten iyidir” demiş atalarımız…
Ne güzel söylemişler değil mi?
Ve bu bir musibet olan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, kimseye nasihat verecek değiliz ama diyeceğim odur ki:
“Kahramanmaraş’ta da siyaset yeniden yapılanmaya gidecek.”
Hem de son süratle…
Demem o ki;
İnce eleyip sık dokuyacaklar…
15 Temmuz’dan önce “Cemaat, vakıf ve dernek” üyelerinin üst tabakası, hegemonyalarını sürdürmek için kendilerine yakın isimleri belli kadrolara yazdırırlarken…
Denge kurma adına dengeleri alt üst edip, her alanda paralellik yaratırlarken…
15 Temmuz’dan sonra bu oluşum içerisinde bulunan şahısların; “Oğlu, Kızı, Yeğeni, Gelini, Damadı, artık öyle parti yöneticiliğine, meclis üyeliklerine, tepeden inerek gelemezler” düşüncesindeyim.
Çünkü yıllardır süregelen bu hegemonya, 15 Temmuz itibariyle kırılmıştır.
Niye mi böyle söylüyorum.
İşte şunlar için:
Bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıf yöneticilerinden icazet alınmadıkça, siyaseten belli noktalara gelmek mümkün müydü?
Bence hayır…
Sizce?
Bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıflar, nasıl birkaç yıl içerisinde ekonomik olarak büyük çapta büyüdüler?
Hem de milyon dolarlarla ölçülecek derecede?
Elimde değil, aklıma kötü düşünceler geliyor!
Ya sizin?
Bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıf yöneticileri neden siyasetçilerle protokolün en ön sırasında yer alırlar?
Bundan sonra alabilirler mi?
Bence alamazlar?
Ya sizce?
Bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıflar, FETÖ örgütüne bağlı kişiler veya kurumlardan yüklü miktarda yardım veya bağış aldılar mı?
Hem de milyarlarca TL…
Bence EVET…
Ya sizce?
Bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıflar, niçin eğitim alanında boy gösteriyorlar?
Dershaneler…
Kolejler…
Okullar…
Acaba bu FETÖ örgütü bunlara yol mu gösterdi?
Herkesin malumu FETÖ terör örgütü de eğitim alanın da büyüdü…
Güçlendi…
Kadrolaştı…
Servetlerine servet kattı.
Ve 15 Temmuz’da hoyratça, kahpece, haince darbe girişimi yapma cesareti bile buldu…
Sahi bizim Kahramanmaraş’ta bazı vakıflar, yıllardır hayır hasenat adı altında milyarlarca yardım ve bağış toplayıp garibanların çocuklarını okutmak adına meşgul olacakları yerde, niçin okullar kurarak devletin de bazı olanaklarından faydalanıp, eğitim alanına giriyorlar?
Servetlerine servet katıyorlar…
Bu vakıfların arkasında kimler var?
Ali, Veli…
Bu vakıfların görünen yüzünde kimler var?
Hacı, Hoca…
15 Temmuz’dan önce, 15 Temmuz’dan sonra…
Türkiye eski Türkiye olmayacak…
Demede demeyin…
Bu milletin manevi duygularıyla her kim oynuyor ve çıkar-menfaat sağlıyorsa?
Öyle Demokrasi meydanlarında selfi çekmek bile, onları kurtaramayacak…