Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı Mustafa Karaaslan bugünkü yazısında ''Ben de şikayetçiyim Hakim Bey!'' diye yazdı.

Kimden mi şikayetçiyim?

6 Şubat Depremi'nden önce 2020 AFAD Raporu'nu sümen altı edip halktan saklayan ve gerekli önlemi almayan;

Hükümetten şikayetçiyim:

Çevre Şehir ve İklim Değişikliği eski yeni fark etmez, Bakanı'ndan şikayetçiyim.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye eski başkanından şikayetçiyim.

AFAD'dan şikayetçiyim.

2020 yılı Kahramanmaraş Valisi'nden şikayetçiyim.

Şikayetçiyim işte Hakim Bey, şikayetçiyim!

Senden de şikayetçiyim!

Neden şikayetçiyim biliyor musun?

Şunun için:

Kahramanmaraş iline özel yapılan 2020 Yılı Risk Azaltma Raporu'nun 41 ve 43'üncü sayfalarında 7.5 şiddetinde olası bir depremde açıkça tehlikenin boyutuna dikkat çekildiği, tehlikeli zonlardaki yapıların tahliyesinin zaruri olduğu, yıkılacak bölgelerin tek tek belirlendiği halde bu raporu sümen altı edip halkı uyarmayan, gerekli önlemi almayan yukarıda isimlerini yazdığım kurum ve yetkililerin hakkında yasal işlem için gereği yapılmaması bir yana, bilirkişilerden istenilen başlıklara; 6 Şubat depreminin büyüklüğü nedeniyle, hangi deprem yönetmeliği ile yapılan binaların bu depreme dayanıp dayanmayacağı, yani yıkılıp yıkılmayacağı hususunda görüşlerinin sorulması yazılmadığı için şikayetçiyim.

Ayrıca depremden sonra Çevre Bakanlığı’nın yükselen firmasına yaptırdığı zemin etüt çalışması nedeniyle ortaya çıkan; Hayrullah Mahallesi'nin tamamı ve çevresinin zemininin alüvyon ve yamaç molozu içermesi sebebiyle zemin büyütmesinin en çok görüleceği alanlar olduğu, bu alanlarda yıkımın çok çok fazla gerçekleştiği, bu alanlarda yıkımın çok çok fazla gerçekleştiği, fayların örtülü olduğu, holosen aktivitesine sahip fayların bu alanlarda birleştiği, daha geniş alanları etkilediği, UOA-1.1'e ait tampon bölge alanının tam ortasından geçtiği ve zeminin gevşek yapılı kil-kum-çakıl birimlerinden oluştuğu, apaçık ortada iken, bu raporunda bilirkişilere bir dosya hariç diğerlerine gönderilmediği, yani zeminden kaynaklı yıkımın gerçekleşip gerçekleşmediğinin sorulmamasından dolayı da şikayetçiyim.

*

Hapishanelerde 21 aydır tutuklu bulunan bu şehrin değerleri sayılan birçok insanı günah keçisi ilan edip bir gün olsun dertlerini - sıkıntılarını dinlemek ve sormak adına ziyaret etmekten kaçınan Deva Partisi Milletvekili Dr. İrfan Karadutlu hariç (iki defa ziyaret etmiştir.) AK Partili, CHP'li ve MHP'li Milletvekillerinden de tüm tutuklular adına şikayetçiyim.

*

Ya Ömer Oruç Bilal Debgici'ye ne demeli?

Sen bu şehrin bir evladısın, baban rahmetli Hakkı Debgici, kendi yaptığı binada oturmakta iken depremde yıkılması nedeniyle hayatını kaybetti. Eğer yaşasaydı o da günah keçisi sayılan diğer yapımcılar gibi tutuklanacak belki aynı mağduriyeti yaşayacaktı.

Sen İnşaat Mühendisisin, inşaat konusunda uzmansın. 30-40 yıl önce yapılmış binaların 1975 deprem yönetmeliğindeki kıstaslarla projelerinin çizildiğini, 6 Şubat Depremi'nin büyüklüğü karşısında bırak 1975 Yönetmeliğini, 2018 Yönetmeliğinin bile çaresiz kaldığını bir çok yıkılan binadan dolayı bilgi sahibisin, bilenlerdensin...

Malatya, Hatay ve Adıyaman gibi illerdeki Cumhuriyet Başsavcılığı depremin büyüklüğünü kabul edip insanların tutuksuz yargılama yolunu benimserken, depremin merkezi olan bu şehrin insanlarına zulüm yapıldığını görmüyor musun? Memleketin insanlarına bugün değil de ne zaman sahip çıkacaksın?

Milletvekilliği kimseye baki değildir. Bu günler elbet geçip gider. İçerde tutuklu bulunan yaşları 60-70 olan insanların da vekili değil misin?

Unutma ki unutulmayasın. Bu vurdumduymazlığından dolayı senden de şikayetçiyim.

*

Eski AK Parti Milletvekili Ahmet Özdemir Bey, sana da bir çift sözüm var. Üstelik avukatsın. Vefa denen bir duygu kelimesini unuttun mu? Dost-kardeş bildiğin insanları hafta içi değil hafta sonları da olsa bir kere 1-2 saatini ayırmak ve onları ziyaret etmek çok mu zor?

Her zaman eleştirdiğim hatta mahkemelik olduğum Habibe Öçal hanımefendi bile hal hatırımı sorarken senin bu tavrından dolayı cidden şikayetçiyim.

*

Son olarak;

Sevgili eşimi, dünürlerimi ve iki kuzenim ile eş ve çocuklarını aynı binada, yanımızdaki diğer binalarda ise onlarca kuzenim ve yeğenlerimi kaybettim.

Çocuklarım, torunlarım, damadım ve kendim enkazdan yaralı kurtarıldık. Acılarımızı yüreğimize gömdük.

Ancak ömrüm sağ oldukça unutmayacağım o kadar çok olay var ki:

Mesela... Kahramanmaraş'ı karanlığa gömenleri unutmayacağım...

Mesela... 2020 AFAD Raporu'nu sümen altı edenleri unutmayacağım...

Mesela... Adaletin adaletsizliğini unutmayacağım...

Mesela... Bizleri unutanları unutmayacağım...

Ve en önemlisi depremden önce zemin etüt çalışması yapmayıp depremden sonra yaptıran Çevre Şehir Bakanlığı'nın kendi kusurunu ört bas etmek adına suskunluğunu unutmayacağım...

Dönemin Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki'nin 2000 yılından önce ve 1975 deprem yönetmeliğine göre yapılmış binalar 7.5 şiddetindeki depreme dayanmaz deyip gerçekleşen depremin 7.8 şiddetinde olmasına karşın cezaevine konulan insanlara sahip çıkmayışını unutmayacağım.

*

Demem odur ki;

Suçlu, bir avuç müteahhit bile olmayan yapı ortaklığı adıyla bir ev sahibi olmak isteyen kişiler değil...

Esas suçlu; 1- Depremin büyüklüğü 2- Her deprem yönetmeliği değiştiğinde eski deprem yönetmeliği ile yapılan binalarda yaşayanları uyarmayanlar ve 2020 AFAD Raporu'nu sümen altı edip, yıkılacak bölgeler bu raporda tek tek yazılmış olmasına karşın tahliye işlemi için gerekli yaptırımı yapmayanlardır.

İşte bu yüzden tüm sorumlulardan şikayetçiyim Hakim Bey!