Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı Mustafa Karaaslan bugünkü yazısında ''İnanmayan varsa hodri meydan!..'' diye yazdı.

ÖNCEKİ köşe yazımda;

"Duydun mu oğlum Kurtuluş? Fatih, Osman, Zeynel, neler yapmış neler!" başlıklı bir yazı yazmış,

O yazıda; 1999 yılında 572 nolu Yapı Ruhsatını alan 1580 Ada 2 nolu Parsel üzerinde yapılmış olan Özdemirler Apartmanı isimli binaya 2007 yılında yani ilk Ruhsat tarihinden tam 8 yıl sonra 064 nolu Yapı Ruhsatının nasıl yenilendiğini,

Üstelik bağımsız bölümler ilave edilerek düzenlendiğini, sorgulayarak ve de bu işlemi yapan Belediye Yetkililerinin isimlerini yazarak cesurca anlatmaya çalışmıştım.

Yani demek istemiştim ki;

1999 yılında verilen Yapı Ruhsatı arka yüzünde açıkça yazılı olduğu üzere, "Ruhsat müddeti verilme gününden başlayarak 2 yıldır. Bu müddet içinde yapıya başlanılmamış ise alınan ruhsatın yenilenmesi mecburidir. İnşaat başlanıldığı halde 5 yıl içinde ikmal edilmemiş ise Ruhsat Hükümsüzdür." yazılı olmasına rağmen 1999 yılında verilen ruhsat, nasıl oluyor da belediye yetkilileri tarafından 2007 yılında, yani ilk Ruhsat tarihinden tam 8 yıl sonra hem de bağımsız bölümler ilave edilerek yenileniyor?

Hangi çıkar karşılığı bu işlem yapılıyor?

Oysaki hükümsüz hale gelmiş bir yapı Ruhsatı Yasa ve Yönetmelik gereği yenilenemez...

2007 yılındaki deprem Yönetmeliğine göre Projelerin çizilip yeni Ruhsat müracaatı yapması gerekir...

Belediye Yetkilileri, bu Ruhsat Yenileme işlemlerinde öyle çok Yasaya ve Yönetmeliklere aykırı yanlışlıklar yapmışlar ki, "al birini vur ötekine" deyim misali, Yasa ve Yönetmelikler onlar için birer yazıdan ibaret olacak şeklinde kalmış...

Alın size bir başka örnek;

Hayrullah Mahallesi 1580 Ada 4 nolu Parsel üzerinde yapılmış Pırlanta Apartmanı için, 20-05-1999 tarihinde 714 nolu Yapı Ruhsatı düzenleniyor. İnşaat 5 yıl içinde bitmediği halde Ruhsat yenilenmiyor. Hükümsüz hale gelen Yapı Ruhsatı için 23.03.2006 tarih 160 nolu Yenilenme ve ilave Kutucukları işaretlenerek veriliyor...

Yani ilk Ruhsat tarihi 1999 dan tam 7 yıl sonra yenilenme adıyla düzenleniyor...

Yani anlayacağınız belediyede; Kişilere özel Yasa ve Yönetmelikler hiçe sayılarak işlemlerin yapıldığı, bu işlemlerden dolayı kimseye dokunulmadığı, hatta sorumlu tutulmadığı çok açık bir şekilde aşikâr değil mi?

Soru şu:

Bu şehirde Büyükşehir olmadan Belediyemiz İmar Müdürlüğü yetkilileri Yasa ve Yönetmeliklere neden uymadı?

Bir anımı anlatayım sizler karar verin:

Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Alaaddin Doğuş Bey'e çıktım ve belediyede rüşvet çarkının döndüğünü söyledim. Alaaddin Bey öyle bir kızdı ki, Belediyemizde böyle bir durumun olamayacağını benim yalan söylediğimi bağırarak konuştu...

Ben de "Sayın Başkan bağırmanıza ve kızmanıza gerek yok. Şimdi sizlere Ada ve Parsel numarası vereceğim. Arşivden bu dosyaları getirip gözlerinizle görün." dedim...

Yapı Ruhsatlarının nasıl düzenlendiği, özellikle otopark ücreti tahsil edilmeden bu işlemlerin yapıldığı, otopark ücreti yerine Ruhsatı düzenleyenlerin cebine haksız kazanç girdiğini söyledim...

Alaaddin Bey;

Verdiğim Ada ve Parsel numaralı dosyaları telefon açarak İmar Müdürlüğünden istetti...

Ben ve rahmetli Ahmet Can'a odasının yanı başındaki küçük odaya girip beklememizi söyledi...

Odaya geçip beklemeye başladık...

5 dakika geçti geçmedi, seslerinden tanıdığım E.E. ve H.M.G. isimli memurlar dosyaları getirdi...

Evrakları çıkarttıkça,

Sayın Alaaddin Bey'in bağırmasını duyacaktınız!

Gelen Memurlara "derhal gereğini yapın ve beni bilgilendirin" diyerek yolladı.

Bizi odaya tekrar aldı ve aynen şu sözü söyledi:

"Mustafa Bey sizden özür diliyorum. Belediyeyi büyük bir zarardan kurtardınız."

O dönemi hatırlayanlar bilir. H.M.G. , A.Ö.K. ve M.D. isimli İmar Müdürlüğünde görevli yetkililer Fen İşleri Müdürlüğüne sürülmüştü.

M.D. isimli kişi daha sonra istifa ederek belediyeden ayrılmıştı.

Bu anımı niye yazdım.

Şunun için;

Eğer ki, Sayın Alaaddin Doğuş gibi doğruların ortaya çıkması adına gerekli hassasiyeti gösteren idarecilerimiz olsaydı, 6 Şubat depreminde binlerce insanımız belki hayatta kalacaktı...

Çünkü 2020 AFAD Raporunu halktan saklayan ve gerekli önlemi almayan bir zat, Büyükşehir Belediye Başkanı koltuğunda oturmaktaydı.

O'nun için deprem olmuş, olmamış, çok önemli değildi!

O'nun derdi, 12 Şubat Kurtuluş Bayramı için caddelerde festival otobüsü ile gezip halkı festivale davet etmek, sanatçı getirip onlara milyonlarca para verip halkı eğlenceye çağırmaktaydı.

Defalarca canlı yayınlarda haykırdım. Deprem geliyor önlem alın diye yalvardım.

Bakınız 26 Temmuz 2022 Salı akşamı Açık Masa Programında neler demişim?

Özetle; "Allah göstermesin 7 büyüklüğünde bir depremle karşılaşırsak 40 yıllık binalar ne olacak?

İnsanlarımız o eski yapıların beton yığınlarının altında kaldıktan sonra mı eyvah diyeceksiniz?

Öncelikle Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ivedilikle deprem ile ilgili bir çalışma yapması gerekir.

Kahramanmaraş'ta bir deprem bekliyoruz. Bu kaçınılmaz. Bugün olmazsa yarın olacak, 1 ay sonra olacak, 1 sene sonra olacak. Uzmanların hepsi Kahramanmaraş depreminden bahsediyor. Biz ne yapıyoruz? Yüksek yüksek binalar, zemini sağlam olmayan arsalara binalar yapıyoruz. Deprem yönetmeliğine uygun olmayan binalar için ne yapıyoruz? Hiç bir şey. Vakit geç olmadan yetkililerin, Milletvekillerinin, Büyükşehir Başkanı'nın, ilçe başkanlarının, tüm siyasi Parti yetkililerinin bir araya gelip deprem konusunu yani Kahramanmaraş'ta olası bir depremi nasıl az zayiatla atlatırız bunun çalışmasını yapsınlar."

Dinleyen olmuş mu?

Maalesef ki hayır.

Sakalımız yok ki dinletelim!

Ve bu canlı yayın üzerinden 6 ay 1 gün sonra, asrın felaketi denilen 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde depremleri yaşadık.

Binlerce insanımızı kaybettik.

Özellikle 2000 yılı öncesi yapılmış binaların yıkılması kaçınılmaz olmuştu.

Cadı avına çıkar gibi 30-40 yıllık binaları yapanlar birer birer tutuklandı.

Oysa deprem Yönetmeliği 4 defa değiştirilmiş, eski deprem Yönetmeliğine göre yapılmış binalar için hiçbir kurum önlem alınması adına gerekli uyarıyı yapmamış öylece koltuklarda uyuklamıştı!

Ben kendi adıma koltuklarda uyuklayan, 2020 AFAD Raporunu halktan saklayan, gerekli önlemi almayan idarecilerin iki yakası sağ olduğum müddetçe ellerimde olacak, ahirette zaten kurtulamayacaklardır.

Her neyse yazımın başındaki Ruhsat skandalına dönecek olursam, bizim Kurtuluş yine merakından soracaktır;

"Abi, yasal süresi içerisinde yenilenmeyen ve hükümsüz hale gelen Yapı Ruhsatları, yıllar sonra hangi çıkar karşılığı kim veya kimler tarafından yenileniyor?

Bu işlemleri yapan kişiler, yıkılan binalardan dolayı neden sorumlu tutulmuyor?

Daha önce 1580 Ada 2 nolu Parsel üzerinde yapılmış Özdemirler Apartmanı ile ilgili Ruhsat yenilemesi gibi şimdi de, 1580 Ada 4 nolu Parsel üzerinde yapılmış Pırlanta Apartmanı'nın 7 yıl sonra Ruhsatını yenileyen yine Fatih, Osman, Zeynel mi?"

Ah be oğlum Kurtuluş Ah!

Ben bu şehirde; 1'den 9'a kadar imar skandallarını yazdım. Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikâyetlerde bulundum.

Hatta dönemin İçişleri Bakan'ı Beşir Atalay'a şikâyete gittim. Mahalli İdareler Başkanlığında dilekçelerimden klasörler oluştu. Müfettişler geldi, ifadeler verdim.

Sonuç; Kimisi terfi aldı. Kimisi belediyeden sessizce ayrıldı.

Sorduğun; Fatih, Osman, Zeynel isimlerine gelince!

Onların döneminde ve daha sonra;

Sen deyiver onlarca!

Ben diyeyim yüzlerce!

Yasalara ve Yönetmeliklere aykırı bir şekilde Ruhsat yenilemesi gerçekleştirildi...

Olan ise bu şehirde binlerce vatandaşa oldu...

İnanmayan varsa hodri meydan!..

DİPNOT: Sözcü Gazetesi yazarı Uğur Dündar deprem yargılanması ile ilgili köşe yazısında aynen şu cümle yer almakta;

"Hukukçu İnşaat Mühendisi olmadığı için anlamıyor. Mühendis ise hukukçu olmadığı için çözemiyor."