Kahramanmaraş'ın en etkin haber sitesi köşe yazarı bugünkü yazısında ''Bektaşi ile Aksakallı Bey Amca!'' diye yazdı.
Bektaşi'nin biri, mezarlığın karşısına çilingir yer sofrasını kurmuş, içmeye başlamış...
Yoldan gelip geçenler toplanmış bu olayı hayretle izliyor, bir şey diyemiyorlarmış...
Ahalinin içinden Aksakallı bir Bey Amca!
"Ayıptır, günahtır, mezarlığın karşısına çilingir yer sofrası kurulur mu? Buna engel olunması lazım? Kötü örnek olacak gençlere? Biri gidip bu Bektaşi'ye haddini bildirmesi gerekir?" diye yüksek sesle konuşunca...
Bektaşi duymuş...
Karşıdan seslenmiş:
"Gel buraya Bey Amca gel. Nasıl bildireceksen şu haddimi bildir de göreyim" diyerek el hareketi yaparak çağırmış...
Aksakallı Bey Amca, bir sağına bir soluna bakmış, herkesin bir adım geri çıkıp kısık sesle, "Aman ha gitme, bu Bektaşi'nin sağı solu belli olmaz. Hem bunun birçok vurma, kırma, yaralama vukuatı olduğu söyleniyor. Sana bir zararı dokunmasın sonra?" denmesine karşın...
Bektaşi bu! Çağırırsa gitmemek olmaz! Ona doğru yürümeye başlamış...
Tabi ki içinden de sessiz sessiz bildiği bütün duaları okuyormuş...
Ahali pür dikkat, bu olay nasıl sonuçlanacak? İzlemeye koyulmuş...
Yanına gelen Aksakallı Bey Amca'ya; "Otur" demiş Bektaşi!..
"Aman evladım oturmasam olmaz mı? Hem ayağım sakat benim, oturunca kalkmakta zorlanıyorum. Ağrı yüreğime vuruyor"
"Otur diyorum sana" hiddetle çıkışınca Bektaşi!..
El mahkum korkudan oturuvermiş Bey Amca!
Elindeki dolu bardağı uzatmış, "İç" demiş Bektaşi!
Aksakallı Bey Amca: "Aman evladım, kulun kurban olayım. Ayıptır. Günahtır. Hem ben bu yaşıma kadar içki içmedim. Hem ahali bakıyor, ne der sonra? Bırak beni gideyim?"
Bektaşi diretmiş:
"Başlatma ahaliye, iç diyorum sana sözümü ikiletme?"
Korkudan ne yapacağını şaşıran Aksakallı Bey Amca, uzatılan bardağı almış eline, ahalide bir merak; içecek mi, içmeyecek mi?
Sonucu bekliyorlar...
Bir de ne görsünler?
Elindeki bardağı içmeyip, yan tarafından toprağa boca eden Aksakallı Bey Amca, içmiş gibi ağzını silmesin mi?
Aynı hareketi, yani eliyle ağzını silen Bektaşi sormuş:
"Söyle bakalım Bey Amca? Haddimi nasıl bildireceksin? Söyle de bileyim" deyip, elindeki uzun ve sivri bıçakla peyniri kesip ağzına götürürken gözlerini karşısındaki Bey Amcaya dikip...
"Söylesene be adam, ne sus pus oldun?"
Aksakallı Bey Amca tırsmış, nefes alışı sıklaşmış, "Hay şom ağzım büzüleydi. Elin delisi ben miyim?" içinden konuşurken...
"Karşıdan atıp tutuyordun? Konuşsana be adam nutkun mu tutuldu? Konuş hadi? Bekliyorum?" demiş Bektaşi...
Aksakallı Bey Amca elini sakalına götürüp sıvazlarken usulca; "Aman evladım, sen benim yaşlı halime yor, o konuştuklarımı? Kusura bakma? Ben ettim sen etme? Oldu bir hata işte?" diye söyleyince
Bektaşi gülmüş...
Onun gülmesinden cesaret alan Aksakallı Bey Amca sormuş: "Evladım ne derdin var senin? Güpe gündüz içiyorsun? Hem de mezarlık karşısına çilingir yer sofrası kurup? Ahali toplanmış bir zarar vermesinler sana?"
"Ahh ahh" demiş Bektaşi...
"O ahali değil mi beni bu hale koyan? Mezarlık karşısına bu yer sofrasını kurmama sebep olan? Ben içmeyim de kim içsin?"
Aksakallı Bey Amca; "Ohh deyip içten içe sevinmiş. Demek ki bardağı döktüğümü görmemiş. Şunun derdini öğrenip belki buradan gitmesine vesile olurum" diye içinden geçirmiş...
Ve sormuş:
"Ahali sana ne etti?"
Bektaşi kaşlarını kaldırmış sert bakışlarını karşıdaki ahaliye dikmiş, "Bu ahali var ya bu ahali, hele şu önde bize bakan sünepe Murtaza yok mu?"
E demiş Aksakallı Bey Amca!..
"İşte bu ahali ve sünepe Murtaza beni her gördükleri yerde önümü kesip; Akaryakıta 6 TL zam gelmiş, Döviz almış başını gitmiş, MTV vergisi 2 defa ödenecekmiş, ekmeğe, sebzeye, iğneden ipliğe zam üstüne zam gelecekmiş, ev, araba almak hayal olmuş, tüm bunlara ben cevap verebilirmişim...
Maalesef bu yüzden,
Karşımda dikleşenlere cevap veremiyorum...
Onun için mezarlık karşısına çilingir sofrası kurdum. Hiç olmazsa delirmiş desinler, bir daha bana zam mam soru sormasınlar. Yoksa elimden bir kaza çıkacak diye korkuyorum..."
"Ahh benim dertli, deli dolu yiğit evladım ahh" demiş Aksakallı Bey Amca! "Bu muydu dertlenmenin, bu çilingir sofrasının sebebi?"
"He" demiş Bektaşi...
"Bak aramızda kalsın, aynı dertten ben de mustaribim. Bana da aynı soruları soruyorlar. Ancak ben her defasında onlara cevap veriyorum." deyince Aksakallı Bey Amca...
"Cidden veriyor musun cevap? Bana da söyle ne diyorsun? Hiç olmazsa elimi kana bulaştırmam? Aksakalını sevdiğim Bey Amcam" demiş Bektaşi...
Bizim Aksakallı Bey Amca gubarmış, şişmişte şişmiş!..
Eğilmiş Bektaşi'nin kulağına; "Sana ahali zam, mam, başka ne sorarsa, ahh bu CHP var ya bu CHP, he onlar yüzünden oluyor de, onlar olmasaydı bunlar olmazdı de, bunların zihniyeti böyle de, bak bakalım ahali sana bir daha soru soruyor mu?"
Kulağına söylenen bu sözler üzerine Aksakallı Bey Amcanın elini öpen Bektaşi, hemen çilingir yer sofrasını toplayıp kalkıp gitmiş...
Meraktan olup biteni izleyen ahali, hemen Aksakallı Bey Amcanın etrafında kümelenmiş...
En önde sünepe Murtaza, soru yağmuruna tutmuşlar...
"Ne oldu? Ne konuştun? Kulağına ne dedin?"
Aksakallı Bey Amca zafer kazanmış edasıyla; "Vallahi ben de anlamadım. Evladım günah değil mi? Bu yaptığın dedim... Mezarlık karşısında çilingir sofrası kurulur mu? Ayıptır dedim. Kalk buradan bir an önce git dedim... Ha bir de kulağına Arap ülkelerine Cumhurbaşkanımız TOGG aracımızı hediye götürmüş, Büyükşehir olan her Belediye'ye de aynı araçtan hediye edeceği kamuoyunda konuşuluyor! İlk önce Kahramanmaraş'ımıza verilmesi için çarşıda imza kampanyası düzenlemiş! Ben imza attım, sen atmadın mı?" Deyince...
Elimi tuttu ve öptü!
Sofrayı toplayıp gitti...
Sünepe Murtaza ve ahali her birden;
"Niye bize daha önce demedin? Hadi millet, biz de gidip TOGG aracını ilk olarak bizim şehrimize verilmesi için imza kampanyasına katılalım!.."
İmza kampanyası için yola koyulan ahalinin arkası sıra bakakalan Aksakallı Bey Amca!
Kendi kendine şöyle fısıldamış!
"Allah akıl fikir versin bu ahaliye! Her söze nasıl da inanıyorlar?"
*
Hikaye bu ya!
TOGG aracı önce Büyükşehir Belediyemize mi?
Yoksa Valiliğimize mi?
Kime verilecek?
Verilir mi?
Bence Cumhurbaşkanlığı seçiminde %75 oy veren bir şehre verilmesi gerekir diye düşünüyorum...
*
O bu değil de...
Hangi renk verilecek işte onu çok merak ediyorum...
"Arabayı aldık da, hangi renk olursa olsun?" dediğinizi duyar gibiyim...
*
Hani bir söz var ya!
"Her renge boyandık, bir fıstığı yeşilimiz kaldı" diye...
Bence TOGG aracımızın rengi, 'fıstığı yeşil' olsun...
Ha ne dersiniz?