Kanal Maraş köşe Yazarı Mustafa Önyurt kaleme aldığı bugünkü yazısında "Yönetimde kalite ve insana yatırım" diye yazdı.

Gerek iş dünyasında, gerekse kurumların yönetiminde, insan kalitesine önem veriyor muyuz veya donanımlı insanlardan faydalanmasını biliyor muyuz? Bu konuya cevap isterseniz, insan kalitesine çokta önem vermiyoruz. Oysa insana yapılacak yatırım bence en büyük yatırımdır ve nesiller boyunca sürüp gider. İnsan kaynakları birimi, kurumların ve işletmelerin çoğunda vardır. Bu birimlerin gerçekten muhteviyatı doldurulmuş mudur?

“Yöneticilerin, planlar yapması için sonsuz bir hayal gücüne ve aynı zamanda projeleri hayata geçirmesi için pratik bir zekâya ve performansa sahip olmaları gerekiyor. Strateji ve taktiklerin uygulanması önem arz ediyor. “

İyi bir yönetici kararlı ve cesur olmalıdır. Sözlerinin arkasında durmalıdır. 

Yöneticilik, insanların davranışlarını etkileme sanatıdır. 

Kişilerin saygı, güven, itaat ve bağlılıklarını kazanarak, onlarla yol arkadaşlığı yapmasıdır.

İyi bir yönetici hiç kimseyi dışlamaz, tam tersine duygudaşlık kurar.

Ekibine sahip çıkar, nasıl ki parçaları yığın halinde ortada duran en lüks arabanın parçaları, birleştirilmedikçe, araba diyemiyorsak, hedefleri,  disiplini olmayan insan grubuna da ekip diyemeyiz. 

Seneca şöyle diyor: ”Bazı insanlar hayatta hiçbir gayeye sahip olmadan yaşarlar.  Böyle insanlar bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler. Onlar gitmezler; ancak suyun akışına kapılarak akarlar.”

Peki, insanda kalite neden önemli? Eskiden çok kullandığım sözü, tekrar etmek istiyorum; ”Güzel insanlar, güzel işler görür” 

Günlük yaşamımızda, bir alışveriş yaparken bile satın alacağımız malın önce kalitesine bakarız, sonra satın alırız. 

Pikniğe gideceğimiz yeri bile sorar araştırırız, alacağımız arabanın bile her şeyini soruştururuz.

Araştırırız araştırmasına da, günlük hayatımızda bizi kimler yönetiyor, vasıfları nasıl, memleketim adına bu kişilerle neleri paylaşabiliyoruz, düşüncesine pek hâkim değiliz. 

Sosyal yaşamda bile arkadaşlıklar çıkar ilişkileriyle, doğru orantılıdır.

Yöneticileri pek tanımayınca onların artılarını veya eksilerinde bilemiyoruz. Kulaktan dolma bilgilerle bol keseden atıyoruz. Yöneticileri de yönlendiren toplumun duyarlılığıdır. 

Bunun için toplum olarak hepimiz “kaliteye” saygı duymamız gerekiyor. Ortamın değer yargıları ne kadar değişirse değişsin, güzelin ve kalitenin modası geçmez. 
Bu kritere uyan insanın bir iki özelliğini de aktaralım;

Başkalarının acı ve sıkıntılarına duyarlıdır.  İlgi ve şefkat sahibidir. Yardımdan keyif alır, cömerttir. Acıma duygusuna haizdir. İyi kalplidir, halden anlar. Adalete dayanan konularda tarafsızdırlar. Kendi çıkarlarını ikinci planda görürler. Haksızlığın düzeltilmesinden keyif alırlar. Önyargılardan uzak kalmasını bilirler.

“Başkalarına sen haklısın” deme büyüklüğünü gösterirler.

Şov dünyası içinde reklama yönelik hayatlar olsa da, gerçek liderler kalitesini korur. Bununla ilgili bir anonim sözü de nakletmeden geçmeyelim;

“Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.

Güneş yalnız da olsa, etrafına ışık saçar. 

Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık,

Kargalar sürü ile kartallar yalnız uçar.”
 
Hoşça kalın!